7 Şubat 2011 Pazartesi

film izleyin lan (Saibogujiman kwenchana)




-Küçülüp hiçliğe karıştı.

Chan-wook Park'ı bilir misiniz? Hani Lady Vengenance ile aklımızı, Oldboy ile ruhumuzu sikip atan o güzel adam? Bilirsiniz bilirsiniz. İntikam üçlemesi ile çok derin hasarlar vermiştir ya insan ruhuna, bir gün bir film eleştirmeni onu can evinden yaralar.

''Senin yaptığın filmler...'' der eleştirmen, ''...sağlıklı değil''. Bunun üzerine bu kadirşinas adam, 12 yaşındaki küçük kızının izleyebilmesi için küçük bir hikaye anlatır. Böylece, hastalıklı bir zihnin her türlü duygunun en uç kısmını yaşadığına tanık oluruz. Böylece, dünyanın en güzel filmlerinde biri olan I'm a Cyborg, But That's OK ortaya çıkar.

Yıllar önce bu film henüz senaryo aşamasındayken, yaratım sürecine dair bazı yazılar okumuştum ve çok etklienmiştim. Böyle naif hikayeleri yakıştıramadığın 3 yönetmen say deseler, Haneke ve Kitano ile birlikte sayacağım son isim Chan-wook Park olur. Bu da filmi çok daha özel kılıyor.

Filmin süresi 105 dakika, yapım yılı 2006, Imdb puanı 7,1. Başrollerde Su-jeong Lim ve Rain var. Hikayenin ana karakteri olan Su-jeong Lim, filmdeki rolü layıkıyla canlandırabilmek için 39 kiloya düşmüş. Bunu da ek bir bilgi olarak kenara koyalım.

Hikayeden bahsedecek olursak da; Young-goon, bir radyo fabrikasında çalışan tuhaf bir kadındır. Sayborg olduğuna ve mekanik makinelerle konuşabildiğine inanan bu tuhaf kadın, bir iş kazası sonrası hastanelik olur ve akıl hastanesine yollanır. Burada yemek yemeyi ısrarla reddeder çünkü çok sevdiği anneannesi -kendini fare sanan, sabahtan akşama kadar turp kemiren bir kadındır- başka bir akıl hastanesine yollanmıştır ve anneannesinin takma dişleri kendinde kalmıştır. Bir an önce bulunduğu yerden kurtulmalı ve takma dişlerini anneannesine geri götürmelidir zira kadın takma dişleri olmadan turp yiyememektedir. Bu süreçte, bulunduğu akıl hastanesinde her biri birbirinden farklı hikayelere sahip bir takım hastalarla tanışır. Bunlardan birisi de annesi tarafından terkedilen, hayatı boyunca görmezden gelinen ve bu sebeple de görünmez olmadığını kanıtlamak için sürekli maskeler takan, insanların ruhlarını çalabildiğine inanan bir teknisyendir. Bu teknisyen, bu sayborga ölmemesi için yemek yemesi gerektiğini anlatmaktadır. Hem de ortak paydanın ''delilik'' olduğu sıradışı bir evrende.

Senaryo ve kurgu olarak kusursuz olan bu enfes film, sırf popülaritesi yüzünden göklere çıkarılan çakma fantastik filmlerin çakma yönetmeni Tim Burton'ın da eline veriyor bu alanda. Gerçekliğin gerçek olmayan mitonomik hikayelerle harmanladığı hikaye, yanına en az film kadar enfes müzikleri de alınca zirveye ulaşıyor. Bize de Güney Kore sinemasının atasına rahmet okumak ve zevkten dört köşe olmak kalıyor.

İyi seyirler canımın içi.



I am a cyborg but that's ok - Teaser Trailer
Yükleyen splatterwelt. - Film ve TV kanalındaki diğer videolara göz atın

3 yorum:

  1. yarısını okudum sevgili kardeşim ilginç geldi indirip izlemeye değer buluyorum teaserına bile bakmadım sürpriz olsun.

    YanıtlaSil
  2. çok merak ettim. indirmeye başladım. teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. özellikle psikolojik film sevenlere tavsiye ederim.. bi raine ve sesine bir kez daha hasta olduğum bi filmdir kendileri

    YanıtlaSil